© Bizim Tekirdağ 2021

TBMM Başkanı Mustafa Şentop İdam Cezası Hakkında Konuştu

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, gazetecilerin sorusu üzerine "Çok sınırlı olarak belli suçlara mahsus olmak üzere idam cezasının bulunması gerektiği kanaatindeyim" dedi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Tekirdağ programları kapsamında Marmaraereğlisi ilçesinde yeni adliye binasını açtı. TBMM Başkanı Şentop Marmaraereğlisi Adliye binası açılışı sonrası basın mensuplarının sorunlarını yanıtladı.

"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin idam cezasının geri getirilmesi" sorusu üzerine Mustafa Şentop, “Bu konuda şahsi görüşümü ifade edeyim. Bu gizli saklı bir şey değil. Daha önce Anayasa Komisyonu başkanıyken de farklı vesilelerle söyledim. Daha önceki dönemlerde dile getirdim. Ben çok sınırlı olarak belli suçlara mahsus olarak idam cezasının bulunması gerektiği kanaatindeyim. Bunlardan bir tanesi taammüden, tasarlayarak adam öldürme, vahşice adam öldürme, insan öldürme suçları. Bir de bununla alakalı olarak özellikle küçük çocuklara karşı işlenen cinsel suçlar çerçevesinde. Sadece bunlarla sınırlı olmak kaydıyla idam cezasının olması gerektiğini düşünenlerden birisiyim. Bu konuda çalışmalar da yaptım akademisyenliğim zamanında. Tabi bu konuda cezanın gelebilmesi için bir Türkiye içerisinde Anayasa değişikliğine ihtiyaç var. Bir de Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS)’nde ek protokoller var. Onlarla ilgili de yeniden değerlendirme yapılması gerekir. Tabi bu konuda takdir parlamentomuzun. Görüşülüp tartışılması gereken bir konu. Şu anlamda söylüyorum. Cezalarda önemli olan caydırıcılık hususu. Şüphesiz her ceza için geçerli ama toplumun huzurunu, asayişi, toplumun değerlerini çok ciddi ölçüde sarsan, bu tür büyük, önemli suçlarda bu caydırıcılık çok daha önemli.”

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a Cevap Verdi

Charlie Hebdo davası ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içerikli karikatürü “ifade özgürlüğü” çerçevesinde değerlendirdiğine yönelik açıklamasıyla ilgili soruya ise Mustafa Şentop; “Peygamber efendimizin bir gün sohbet ederken arkadaşlarına söylediği bir söz var. Diyor ki, insanları ailenize, ana babanıza sövmelerini istemeyin. Bunun üzerine birisi diyor ki, ya Resulullah hiç insan ana babasına sövülmesini iter mi diyor. Siz başkasının ana babasına söverseniz diyor, onlar da sizinkilere söver diyor. Dolayısıyla burada ben Macron’un İslam’ın lideri Peygamber efendimize ve dünya üzerinde 2 milyara yakın İslam aleminin uğruna hayatını feda etmeyi göze alacağı bir peygambere bu şekilde hakaret edilmesinin bir ifade özgürlüğü içerisinde bulunduğunu söylüyorsa kendisine, kendi ailesine, kendi değerlerine ne varsa bunlara karşı yapılacak hakaretlerin de ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu kabul ediyor demektir. Bunun yolunu açar. Bu tür değerler, inançlar, insanların kutsalları üzerinde konuşurken herkesin dikkatli olması gerekir. Bunları korumak, din özgürlüğünü korumanın da bir gereğidir. Gerek AİHS çerçevesinde gerekse başka sözleşmelerde, insanların inandığı değerlere olan inancının korunması esastır. Aksi halde toplumda huzursuzluklar ortaya çıkacak kötü hadiselerin müsebbibi olunmuş olur. Bu noktada meydana gelecek şeylerin sorumluluğu manevi fail olarak Macron’a yazılmalıdır. Yazılacaktır Avrupa’da.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER